Kitaplara sahip olmak
Budama haftasının (haftadan biraz uzun oldu sanırım!) sıradaki hedefi kitaplarım oldu. Ama kitaplarımı kurban etmedim, azad ettim!
Evde ve okuldaki kitaplığımda yıllardır okunmayı bekleyen en iyi arkadaşlar vardı ve benim gösterdiğim büyük ilgiden (!) artık çok sıkılmışlardı. Ben de üçüncü kez kalkıştığım kitap bağışı seferberliğinde büyük bir kısmını bizim kütüphaneye vererek onları mutlu ettim. Tümünü vermedim tabii ki; zamanında bir hevesle aldığım ve sonra okumadığım, okumaktan vazgeçtiğim, zaman ayıramadığım kitapları verdim. Düşündüm de; bende durdukça işe yaramayacaklar. Hepsine yetecek kadar zaman bonkörü değilim. Kütüphanede mutlaka birilerinin işine yarar. Laboratuvarın kütüphanesi var ama oraya bakanı görmedim henüz. Okulun kütüphanesi herkesin ortak baktığı yer, internetten arama yapma imkanı ile erişimi kolay. En mantıklı yer orası gibi geldi. Sadece kitap değil, dergileri de gözden geçirdim. Bilim ve Gelecek'in birçok sayısı vardı bende, bizim kütüphanede yokmuş, onları da verdim, en çok da onlara sevindim.
Kesin bu fikre karşı olanlar vardır. Kendi görkemli kütüphaneni kurarsın düşüncesi. Her türlü ıvır zıvırı içine koyacağın; "ay sen müzikle de mi ilgileniyorsun?", "Politik kitapları da eksik etmemişsin hani", "eh işte, biraz okumuşluğumuz var" cümleleri ile bezenecek entel dantel görünümü veren bir kütüphaneye sahip olmak. Aman benden uzak dursun! Vitrin değil içindeki bilgiler önemli olan. Zaten bazı kitaplarımı vermedim ben de, onlar bende kalsın. Örneğin MDlerim duruyor (hatta sitedeki fotoğraftaki MDler benim!). Kendimce bir İsmailiye Kütüphanesi kuracağım herhalde, oradaki yerleri şimdiden hazır. Çok sevdiğim kitaplarımı da sakladım. Ama tekrar tekrar okumak için, danışmak istediğimde başucumda durmaları için. Kitap dediğin insana tokat atmalı, fikirlerini değiştirmeli, düşündürmeli, ona bir değer katmalı. Onun dışındakilere sahip olmanın pek anlamı yok, arkadaşlarla yaşanan ilişkilerde olması gerektiği gibi...
Bu sahip olmak fikri insana nasıl da bulaşıveriyor. Kütüphaneden bedavaya okumak varken, parayla alınan kitaplar... İnsan seçici geçirgen olmalı canım, hemen gaza gelmemeli. Arada (özellikle yoğun dönemlerde insanın aklını dolduran "tatilde şunu da yapacağım" hayalleriyle) çoşup Kitapyurdu'ndan kredi kartı ile girişilen ve sonra faturada görünce aman dedirten sahip olma seferberlikleri. Oof of!
Yazının genel havasından koparacak ama yeri gelmişken bahsetmeden edemem: Evrim Yayınları'nın bilim serisi. Sakın almayın! Bu kadar çok yazım hatası içeren ve kötü çevrilmiş kitaplar okumamıştım. Richard Feynman'ın "Surely, You're Joking Mr. Feynman" kitabını okumuştum kütüphaneden alarak. Sonra baktım, çevirisi de var. Dedim bu kitap baş köşeyi bile hakeder İsmailiye Kütüphanesi'nde. Okumuş olmama rağmen sırf bu yüzden aldım kitabı. İngilizcesini okurken ne kadar zevk aldıysam, çevirisi o kadar kötüydü. Bu kitabın yayınına gösterilen ilginin yorumu bana düşmez ama iyi çevirinin kıymetini çok iyi biliyorum artık. Uzun lafın kısası, bu yayınevinin kitaplarını iyi incelemeden almayın. Kitapları atacaktım ama kütüphanede yokmuş, oraya koyarsam birilerinin inceleme imkanı olur diye bağışlamaya karar verdim. Okuması için değil, inceleyip almaması için.
Ders kitaplarımın da çoğunu verdim. Daha "soft" bir hayata geçmeye çalışıyorum bakalım. Not tutma, not biriktirme, fiziksel ve sanal masaüstü sadelikleri gibi şeyler üstüne de yazarım belki. Onları da düzenlemeye çalışıyorum. Arşivlemekten çok geridönüşüm üstüne kafa yormak lazım.
Not: Bu arada günlükte genelde teknik konular yayınlardım ama bu sıralar biraz farklılığa gittim. Aslında çalışma biçimimiz de teknik bir konu. Hatta bazen düşünme biçimimiz bile. Küçük gibi görünen teknik ayrıntıların büyük yarar sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle insanın, yaptığı bazı şeyleri tam anlamıyla istemediğinin farkına varması ve hayatında yük oluşturduğunu gördüğü şeylerden kurtulmaya çalışması çok önemli. Gerçekten istediğimiz şeyleri yapmak için önce nefes alacağımız alanı yaratmalıyız. Bu alanı bizim için bizden başka kimse yaratmaz.
3 yorum
"Yazının genel havasından koparacak ama yeri gelmişken bahsetmeden edemem: Evrim Yayınları'nın bilim serisi. Sakın almayın! Bu kadar çok yazım hatası içeren ve kötü çevrilmiş kitaplar okumamıştım"
Güvendiğim birinin öneresine kanıp, Evrim Yayınları'ndan Yüz Defa Ölen Adam'ı aldım. Kitabı bitirmek üzereyim ve her sayfayı çevirdiğim zaman önce redaktör tutup tutmadıklarını düşündüğüm yayınevini, sonra da bana öneren kişiyi en içten sevgi dileklerimle anıyorum.
Blog sahibini dinleyin. Almayın, aldırmayın!
O kitabı, iyiydi diye hatırlayarak yanlış mı yaptım acaba... İçeriği çok güzeldi diye haırlıyorum. Fakat Evrim Yayınları'ndan çıkan Feynman kitapları okunamayacak düzeydeydi. Adına kanıp da hiç heveslenmemek lazım.
Merhaba,
Yazıda bahsettiğiniz gibi, bu kitap içinde de inanılmaz yazım hatası bulunuyor. En az siz kadar ben de bundan rahatsız oldum. Ana dilim olmasına rağmen, ben de Türkçe konusunda epey yanlış yapıyorum elbet; ama bir yayınevinin yapması, hele de bariz belirgin hatalar yapması, kitabı okurken, rahatsız olmama sebep oldu. Yorumum da bunu belirtmek istemiştim.
Kitap konusuna gelirsek eğer, kitabın iyi bir niyetle yazıldığını düşünüyorum. 14 bölüm içerisin de farklı farklı bilim insanlarının hayatlarını, dönemin şartları ile okumak elbet heyecan uyandırıyor. Birçok şey öğrendim, duymadığım birçok kişiyi tanıdım ve hatta yer yer gülümsedim. Bilhassa Feynman'ın güvenliğin ruhu duymadan uzun süre tel örgülerden giriş yapmasının ve şifreleme anılarının anlatıldığı kısımlar da epey eğlendim.
Lakin, bazı kısımlarda yazar için "Keşke" dedim. Keşke Paul Langevin ile ilişkili bölümde Marie Curie için "Marie bir erkeğin himayesine muhtaç yapıda bir kadındı." diye kendi düşüncelerini sunmak ve "Evli Paul Langevin ile gizli ilişkisi..." gibi satırlar kadar yer ayırdığı kadar Marie Curie için, okuyucuya onunla ilgili başka şeyler de anlatsaydı. Elbet "Bir bilim insanı ile ilgili böyle iddialar da vardır" demek bir araştırmacının hakkıdır; fakat benim şahsi düşüncem kesinliği konusunda sadece "iddia" olan kısımlara fazlaca kişisel yorum yapılmaması, en azından bir o kadar da o bilim insanının başarılarının sunulmasıdır. Belki de bu benim Curie'lere karşı aşırı hayranlığımdan kaynaklanıyor.
Ya da Watson, Crick, Rosalind Franklin konusundaki kısımda "Keşke asıl şu anlatılsaydı" dememin sebebinin öncesinde başka bir kitap (http://www.tubitak.gov.tr/sid/537/pid/541/cid/4627/index.htm;jsessionid=C045A5DCD005DDE72BC5396A59AA0D5A) okumamdan kaynaklanmadır. Yanlış bilmiyorsam kitap içersindeki yazılar Bilim ve Ütopya dergisinde yayınlanmış yazılardan. Tabii ki her şeyin en ince detayına dek anlatılmasını, hele de 14 farklı yaşam öyküsü için bunu tek bir kitap içerinde beklemek bir hata olur.
Özün sözü, kitabı okumamın bir zaman kaybı olduğu düşünmüyorum. Sadece, redaktör denetiminden geçirmeyerek okuyucusuna büyük bir saygısızlık yapan yayınevine olan ön yargım ile bir okuma süreci geçirdim. Buna rağmen birçok şey öğrendim. Tavsiye için teşekkür ederim.
Upuzun bir yorum oldu; fakat belki birileri olur da okur diyerek bir kitap tavsiye etmek isterim.
Hep Aranızda Olacağım, Güney Gönenç http://www.emo.org.tr/ekler/4760e5aae96b5d1_ek.pdf?dergi=2
"Kitapta anlatılan, yalnızca Frederic Joliot-Curie’nin bilim yaşamı değildir. Onu hepimizin gözünde, örnek bir bilim adamı, “yüce bir insan” yapan, yaşamını bilime olduğu kadar, bilimin insanlık yararına kullanılmasına, özgürlüğe, yurduna ve barışa da adamış olmasındandır. "
ismailari.com 'un az çok okuyucu kitlesini tahmin etmek zor değil. Okuyucuların birçoğunun bilimin bizzat içerinde yer alan insanlar olduğunu düşünürsek ( ben gibi istisnalar hariç ) Frederic Joliot-Curie ile ilgili bu kitabı okumalarını canı gönülden istiyorum, hatta rica ediyorum. Dilerim ki sadece teknik anlamda üretimde bulunan mühendisler, bilim insanları değil; insanlık yararına da çalışmalar sürdüren bireyler olur çevrelerimizde. Ayrıca kitap içinde birçok başka bilim insanına rastlamak mümkün
Marie ve Pierre Curie ile ilgili fazlası ile gevezelik yaptım; ama ikisinin hayatı ile ilgili boş bir vakit izlenebilecek 1943 yapımı başka bir film daha.
(http://www.imdb.com/title/tt0036126/)
Tavsiye için tekrar tekrar teşekkürler. Uzun bir süredir aynı tür kitaplar okuduğumu fark ettim. Şu an güvendiğim biri tarafından oluşturulmuş tavsiye listem var. O liste bittikten sonra okuma alışkanlığım konusunda değişikliklere gitmeyi planlıyorum. Zira eksik olduğum, merak ettiğim daha birçok, pek çok alan var..