Lisans son sınıftayken, Math and Mona Lisa'nın yazarı Bülent Atalay bizim okula gelip bir sunum yapmıştı. O, sunuma ara verip önde konuşurken kullandığı Mac da arkada şova yönelik hareketler yapmaya başladı; fotoğraf geçişleri falan. Dinleyicilerden ooo sesi gelmesi üzerine işletim sistemi muhabbeti yaptı kısacık. "İşletim sistemi din gibi, değiştirmek çok zor. Oğlum da Mac kullanıyor benim gibi."

Ben de uzun süredir GNU/Linux'a geçmeye çalışıyordum, bu durumu daha iyi anlıyorum bu yüzden. Üstelik ben bilgisayar mühendisi ünvanına sahip biriyim, hem de yüksek! Ah, her seferinde çaresiz kalan eller... On yılı aşkın süredir Windows bahçesinde depolanan alışkanlıklar bir anda hortluyor ve öyle bilgisayar bana, ben ona bakıp geçiniyoruz. Sonra işler sıkıştırıyor ve yine o hazin son, ertelenme. Yahu Windows güzel, gereksiz bu hayaller diye düşünebilirsiniz. Ama araştırma çalışmalarını yapabileceğimi ümit ettiğim özgür bir alternatifi varken ben öyle düşünmüyorum!

Geçen hafta yine bir heyecan: Bu sefer alıştıra alıştıra değil dedim kendi kendime, zönk diye geçecem! Pardus ile değişime mayayı çaldım, internete giremeyip uğraştım biraz, bir de bilgisayar dondu durdu, anlayacağınız maya tutmadı. Muhtemelen problem bende, ya da benim dizüstündeki donanımda. Bir ara Ubuntu denemiştim ve hevesim kaçmadan ikinci seçenek olarak ona başvurdum. Sonuç mükemmel, düşük sıcaklıkta bile bemberrak yazılımlar. Bir haftayı geçti, güzel güzel kullanıyorum, Gnome'u da beğendim, nazar değmesin! Buralara alışayım, gönül Pardus kullanmak ister.

Tamam, işletim sistemi cepte, sıra neyde? Tabii ki araştırmaları hangi dili kullanarak yapacağımda. Alemlerin sevgili programlama dili Python ile sağolsun, Anıl'ın verdiği gazla geçen yıl tanışmıştım. İnsanın derslerde öğretilmeyen şeyleri tamamen kendi uğraşları ile öğrenmesinin verdiği zevkten midir bilemem ama sonradan benim de sevgili dilim oldu. Geçen hafta iki kitap (A Byte of Python, Dive into Python), bir sürü blog yazısı ve kısa doküman okuyarak eski bilgileri tazeledim ve yeni bilgiler edindim. İki-üç gündür videoları ve resimleri nasıl işlerim diye bakıyorum ama internette bilgisayarla görü alanında Python dokümantasyonu yok denecek kadar az. PIL kullanarak piksel bilgilerini Numpy (Numuric Python) matrislerine sonunda atabildim. Bu şu demek oluyor; artık elimde somut, matematiksel bir nesne var ve ben düşüncelerimi test edebilirim, altyapım aşağı yukarı hazır. Numpy kullanarak MATLAB ile yapılabilen çoğu iş yapılabilir, hatta yardımcı modüller ile eski MATLAB yazılımlarınızla veri alışverişi yapılabilir. Hem de çok daha keyifli ve bedavaya. MATLAB kullanarak bir sürü kod yazan ve onları dağıtmada her zaman sorun yaşayan biri olarak, bir ampül yanıverdi kafada! Neden ben MATLAB yerine Python kullanmayayım? Şimdi bu sorunun cevabının benim işlerim açısından ne yönde olacağını zaman geçtikçe öğreneceğim. OpenCV'nin Python bağlantıları da var ama içimden Python kullanıp C'deymiş gibi kod yazmak gelmiyor açıkçası, Pythonic olsun biraz, kültürümüz gelişsin. Bir gün düşüncelerimi derleyip (pardon yorumlayıp) Python propogandası yapabilirim buradan, bekleyin...

Ne güzel gidiyorduk birkaç gündür, ve yine o bir işe girişirken yaşadığımız sendrom: Duraksama ve kafa dağınıklığı başgösterdi. Eylülde olmamıza rağmen, ağustos böcekliği ile geçti gün. Sinüs eğrisi kıvamındaki hayatımı tekrarlıyorum yine. Pilleri şarj etmek lazım.

Bu sene ders çok, yükümlülük çok, o yüzden bloglanma nasıl gider bilemiyorum ama imge/video (daha genel tabiri ile sinyal) işleme için temel altyapının nasıl kurulabileceğini ve bedavaya/özgürce nasıl düşüncelerinize test ortamı yaratabileceğinize dair yazılar yazmak istiyorum. Kendi kodlarımı bu yönde bir (d)evrim ile yeniden yazmayı başarabilirsem bunun yapılabilirliğini de umarım göstermiş olacağım.

Bakalım, n'olacak?..