Aynaya bakmak
Geçtiğimiz sene yedi ay Almanya'da kaldım. Her ne kadar birçok arkadaşım dilinden, inancından, cinsiyetinden ötürü hissetse de, ben Türkiye'de hiç hissetmediğim ötekiliği orada yaşadım. Yıllar önce anavatandan kopmuş vatandaşlarım, sağolsunlar, önyargılarla dolu Alman profili ile karşılaşmama önayak oldular. Hem de ne önayak! Önyargıda haksız sayılmazlar, ben de zamanında buralardan uçup giden hemşehrilerimize pek ısındım diyemem. Kendileri kalü beladan beri on numara ya, türlü türlü şeylerinden şikayet ediyorlar Türkler'in, hor görüyorlar. Biri de toplu ulaşımda bağıra bağıra konuşmaları. Yabancılar anlatılanları anlamıyor bilinciyle olsa gerek bizimkiler veriyor coşkuyu ses tellerine. Millet de bir şey demiyor oracıkta. Ama yazıyorlar deftere, "ıyy, bunlar mı, edepsizler... konuşmasını bile bilmiyorlar..."
Şimdi ayna uzatalım arkadaşlara, bir kendilerine baksınlar. Senelerden bu sene, aylardan bu ay, gecelerden bu gece, bir cuma gecesi... Boğaziçi'nden Taksim'e giden 559C! Yine bir klişe yaşanıyor. Tiplerden ve aksanlarından anlaşıldığı kadarıyla İngiltere, Hollanda ve Kuzey Avrupa Ülkeleri'nden İstanbul'a değişime gelen bir grup öğrenci. Sayıları 15 var. Yanlarında da onlarla birlikte 'Down Town'a akmaya giden bizimkiler. Çok değiller, 5 belki. Otobüsün her köşesine yayılmışlar, içerde kavga varmışçasına bir gürültü. Araf'ta, Peyote'de bu kadar ses yok! Her kafadan bir ses çıkıyor, içerde saniye durmak zor. Kulaklığı taktım, son ses müzik... Bana mısın demiyor... O kadar yüksek sesle konuşuyor ve bağırışıyorlar ki resmen kafam şişti. Çoğu kişi bir durak gidip hemen iniyor. Metro durağına geldik, kapı açılır açılmaz vatandaş söylene söylene kaçtı. Kalan diğer yolcular ters ters bakıyor, sessiz olun diyor, ama nafile. Aralarından biri şşşş diyor, sonra kahkaha ile gülüyor. Benim gibi birinin bile sinirlerini zorladılar, sinir hücrelerim titremeye başladı. Bekledim biri uçacak tepelerine diye. Neyse ki insanımız sabırlı çıktı, sağsalim geldik Taksim'e. Evli evine, köylü köyüne. İnince uğradığım simitçide çalan Kazım'ın İşte Gidiyorum şarkısı aklımı başka diyarlara sürükledi, gerginlik uçtu gitti.
Eğlence ile alıp veremediğim yok, ki bilakis bayılırım, ama ben eğleneceğim diye onlarca kişiyi rahatsız eden böyle tavırları anlamıyorum. Başta bahsettiğim, bizimkilerin Avrupa'daki tavırlarına oh olsun falan da hiç demem. Diyeceğim şu ki; başkalarını yargılamadan biraz aynaya bakmalı insan. Hele hele oryantalist, benbilirimci, ötekici bir batılının buna çok ihtiyacı var. Bunlar onların okumuş çocukları. Edep ile özgürlük çok farklı şeyler...