Bir sunumdan başka bir sunuma, oradan derse, oradan toplantıya derken günümüz birçok farklı kişiyi dinlemekle geçiyor. Çok açık şekilde dikkatimi bozan bazı kelime ve kalıplar var. Kendi kulağıma da küpe olsun diye kısaca özetleyeyim istedim. Nasıl sunum yapmalı yazısı değil bu. Nasıl yapılmamalı olabilir ucundan. Sadece sunum değil, toplantı tartışmalarındaki kullanılan dil de buna dahil. Buyurun:

  1. "Eeeee"lemeyin. "Iıııı"lamayın. "Aaaaa"lamayın. Böyle durumlarda sessiz kalmak daha iyidir.
  2. "Yani" ve "hani" yasak kelimeleriniz olsun. Gerçekte ihtiyacınız olduğunda kullanın. İhtiyaç dışı her kullanımda dilinizi ısırın. Bir sonraki sunumda arkadaşınızın "yani" ve "hani"lerini sayın, beni çok iyi anlayacaksınız. İngilizce konuşan bir Türk'e dikkat edin; "I mean" ve "you know" kalıpları arasından bilgi taşıyan kelimelere özel ilgi ayırmak durumunda kalabilirsiniz.
  3. "Şey" de yasaklar listenize girsin. Hele "şey gibi bir şey" hiç demeyin.
  4. "Mesela", "örneğin" kelimelerini tekrar tekrar kullanmayın. Yeri geldiğinde kullanın. "Mesela şu örneği verebiliriz" gibi anlatım bozuklukları yapmayın. Kelimeleri israf etmeyin.
  5. "İşte" kelimesini kullanmak da cızzz.
  6. "Gerçekten", "esasında", "cidden" gibi destekleyici kelimeleri sürekli kullanmak inandırıcılığınızı azaltır. İngilizce'de de "actually" kelimesini yeri geldiğinde kullanın.
  7. Konuşmanız ya Türkçe olsun, ya İngilizce. Kullandığınız dile kıymet verin. Terimleri çevirmek zor olabiliyor, bazılarının doğrudan karşılığı olmayabiliyor. Bunlar için tamam ama fiilleri bari Türkçe kullanın. Örneğin "konförm etmek" yerine "onaylamak", "kompense etmek" yerine "telafi etmek", "run etmek" yerine "çalıştırmak" diyebilirsiniz. Yardımcı fiillerle yetinmeyip fiilin kendini kullanmaya özen gösterin.

Konuşmak bilgi alışverişi için yapılan bir eylemdir. Duru konuşmaya özen göstermek hem karşıdakini memnun eder, hem de düşüncelerimizi arılaştırarak bizi geliştirir.