Almanca dersi alıyorum okuldan. Cumartesi sınavımız vardı. Cuma akşamı dört arkadaş oturduk çalışma salonunda, birlikte çalışalım dedik. Baştan kimse istekli değildi pek çalışmaya.

Pomodoro taktiğini önerdim. Dedim 25 dakika çalışıyoruz, 5 dakika ara. Her çalışmaya  bir Pomodoro diyelim. Manzarada uzun ara yapmaya hakkımız olacak 4 Pomodoro tamamlayınca. O zamana kadar kısa aralarda ortadan kaybolmak yok. Ama ara vermemek de yok. Masanın başından ayrılacağız kesinlikle.

Tamam, dedi herkes, deneyelim nasıl olacaksa.

Telefonu çıkardım. Pomodoro sayacını açtım. Başladık çalışmaya.

İlk Pomodoro göz açıp kapayıncaya dek geçti. Haydi, dedim, ara.

Sonra iki, üç derken dört Pomodoroyu devirmişiz. Manzaraya çıktık, çayımızı içtik, muhabbetimizi ettik. Dediler, haydi devam Pomodoroya...

Bizimkiler benden çok sevdi bu işi. Oyun gibi. Beş, altı derken tam sekiz Pomodoroyu devirmişiz. Dile kolay, 4 saat çalışmışız! Baştan desek ki haydi 4 saat çalışalım diye: Ben de istemem, kimse de. Ama iş böyle olunca insan çalışıyor saatlerce.

Basit ama çok etkin bu Pomodoro.