Korna
Her gün sokağa çıkmamla birlikte şoförlerin saniye sektirmediği yaya tacizine maruz kalıyorum. Bir saniye bile korna sesine bezenmeden geçmiyor. Hele taksi ve dolmuş şoförleri yok mu, yollarda terör estiriyor. Evin köşesindeki kavşağa hiçbiri sinyal vererek girmiyor. Üniversiteye gidene kadar enerjimin belki de yarısını yollarda bırakıyorum. İnsanların yüzü sırf bu yüzden asık. Sırf kafa dinlemek için -daha uzun sürse de- yolun bir kısmında metroyu kullanıyorum. Kalabalık dahi olsa metroda yıpranmıyorum.
Tatilde gittiğim memleketim Bilecik bu konuda tam bir kafa huzuru sağlıyor. Orada insanlar selam vermek için korna çalarken, İstanbul'da korna çalmak küfretmek yerine geçiyor.
Bir gün, yolda yürürken elimdekileri korna çalan bir arabanın üstüne atmaktan ve şoföre var gücümle bağırmaktan korkuyorum. Ya da camdan aşağı merdane falan fırlatmayı düşünüyorum. Korna çalındığında çıkan sesin bir kısmını da taşıtın içine versek ne güzel olur. Böylelikle biraz empati kurup beni bu dertten kurtarırlar.
2 yorum
Tehlikeli bir durum olmadıkça ne olursa olsun kornaya basmama, ne kadar korna çalınırsa çalınsın kurallara uyma, örneğin durma pahasına yaya geçidine yönelenlere yol verme gibi kötü huylar edinmeme yol açtı batı ülkelerine yaptığım yolculuklar.
Henüz sukunetimi kaybetmedim ama korkarım bir gün çalınan yersiz bir korna üzerine cinnet geçirmeme neden olabilir yılların kornaya tahammül birikimi...
Yerleşik hayata geçeli epey oldu ama insanımız hala medenî, birebir Türkçe karşılığıyla "şehirli" olmayı öğrenemedi. Zamanla olacak diye umuyoruz.
Geçen hafta Romanya'daydık konferans için. Küçük görür bizimkiler fakir ülke diye. Gördüm ki bu konularda bizden fersah fersah ilerideler. Ne korna çalan var, ne yayanın üstüne kıran. Döndükten sonra biz de arabada yayalara yol verelim diye heyecanlandık, verdik de. Bir adam şaşırdı, geçmeye tereddüt etti. Çok medeniyiz, inanılmaz medeniyiz diye türküler tutturduk yol boyunca...
Sonradan işyerindeki bir çalışanla konuşuyorduk. Anlattım heyecanla yayaya yol vermeyi oturtmak lazım diye. Kimse yapmasa da biz yapabiliriz dedim. Sonra bana başından geçen iki olayı anlattı:
İlk hikayede yaya geçidinde durunca arkadaki araba bizim çalışanın arabasına çarpmış!
İkincisi ise daha vahim. Yine yaya geçidinde bir yayaya yol vermiş. Kadıncağız da teşekkür edip geçiyormuş ki soldan hızla gelen araba neredeyse kadını ezeyazmış. Bir fren, bir korna... Bizim çalışan neye uğradığını şaşırmış, bir an kadının gerçekten de arabanın altında kalacağını düşünmüş, yol verdiğine de vereceğine de pişman olmuş.
Öyle bir toplumda yaşıyoruz ki huzurlu bir yaşam için bireysel hareket etmek insanın ömür boyu vicdan azabı çekmesine sebep olabiliyor.
Yine de elden geleni yapmak lazım. Bireysel eylemlerle başlıyor her şey. Fakat inanıyorum ki caydırıcı ve yaptırımcı kurallar için mücadele vermedikçe ciddi bir ilerleme kaydetmemiz de mümkün değil.